8 Şubat 2012 Çarşamba

Ay Hırsızı


AY HIRSIZI, AY TOZUNA BULANMIŞ HİKÂYELER

Sunay Akın'ı tanır mısınız? Şairdir, yazardır, tiyatrocudur, en önemlisi de kırk sekiz yaşında bir çocuktur Sunay Akın. Hatta 2005'ten beri daha da bir çocuktur, çünkü oyuncaklarla dolu kocaman bir evi vardır artık İstanbul'da, Göztepe'de. Duyanınız, gezeniniz olmuştur belki İstanbul Oyuncak Müzesi'ni. Orda kendinden daha yaşlı oyuncakları vardır Sunay Akın'ın, hepsi de dünyanın dört bir yanından özenle toplanmıştır. Yanlış anlamayın ama oynanmak için değil; büyükler, çocuklar gezip görsün de oyunun, oyuncağın değerini anlasın diye.

İşte o oyuncakların sahibi "çocuk" Sunay Akın "ay"dan hikâyeler toplamış bize. Hikâye de sayılmazlar aslında. Yaşanmışlıklar hem hikâye, hem masal, hem de şiir tadında yazılmış. Hikâye gibi, çünkü yıllardır öğrettikleri gibi "yaşanmış olaylar" var içinde. Masal gibi, çünkü "bir varmış, bir yokmuş", ve hiçbir hikâye daha az şaşırtıcı, daha az heyecan verici değil çocukken dinlediğimiz masallardaki kırmızı başlıklı kız ve ninesinin kurdun karnından sapasağlam çıkmasından; her ne kadar hepsi mutlu sonla bitmese de. Şiirselliği ise daha en baştan belli zaten, çünkü Sunay Akın'ın eli değmiş hepsine.

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndan ilk baskısı 2009'da çıkan Ay Hırsızı, ne kadar "kitap sevmez" biri olursanız olun ilgiyle okuyabileceğiniz bir kitap. Kısa kısa hikâyeler resimlerle, şiirlerle ve insanı hayrete düşüren parça parça bilgilerle süslenmiş. Hepsinin üstüne de biraz ay tozu serpiştirmiş Sunay Akın; okuyanlar çocukluğunu, hayallerini, oyunlarını, oyuncaklarını hatırlasın da geçmişe şöyle bir baksın, hatta belki taa o günlere gitsin diye.

Ay Hırsızı, 235 sayfalık bir hayaller yolculuğu sunuyor kitabı eline alanlara. Öyle keyifli bir yolculuk ki bu, tadı okuyanın damağında kalıyor. Ve sonunda insan kendi kendine sormadan edemiyor, ayın tozları altında bizim bilmediğimiz daha ne hikâyeler var diye...

Ekim HELHEL
 
;